MEB’de, kulüplerde görev alma ve etkinliklerini gerçekleştirme, dini ve
milli günlerde faaliyetler yapma, seminerlere gitme, nöbet tutma, hizmet içi
eğitim alma, projeler yapma ya da projelerde görevlendirme gibi öğretmeni
öğretmenlik yapmaktan uzaklaştıran faaliyetler yetmezmiş gibi bir de salgın
döneminden kalma whatsapp gruplarında yer alma, buralarda da öğretmenlik ve
diğer görevleri yapma icat edildi. Bu nedenle öğretmenler, okul öğretmenleri
whatsapp grubu, zümre öğretmenler whatsapp grubu, projede görevli öğretmenler
whatsapp grubu, öğrenci velileri whatsapp grubu gibi yeni görevlerle sadece
mesai saatlerinde değil, mesai dışı saatlerde de görev yapmak zorundalar. Okul
yöneticilerinden ilçe-il eğitim yöneticilerine kadar hemen hemen tüm
yöneticiler whatsapp gruplarıyla yönetimlerini mesai saatlerinin dışına
taşırmış vaziyetteler. Müdürler emirler yağdırıyorlar günün herhangi bir
vaktinde öğretmenlere. Öğretmenler de ellerinde telefon, evlerinde,
tatillerinde özel hayatlarını yaşamaya çalışıyorlar. Veliler bir telefonla ya
da mesajla öğretmenden hesap soruyor. Bu rahatlık, kimi zaman terbiye
sınırlarını aşarak öğretmene hakaret etmeye kadar varıyor. Milli eğitim
bakanlığı ve yerel teşkilatı, böyle bir iklim yaratarak, öğretmenleri alelade
bir görevli gibi algılıyor olsa gerek. Bu iklimde öğretmenler de, doğal olarak,
okulda öğretmenlik yapamıyor, öğretmencilik oynuyorlar.
Yerleşik cimer korkusunu bir sopa gibi kullanmaya alışmış veliyle,
velinin bu pervasızlığından korkan müdürün hışmından çekinen öğretmen zevahiri
kurtarmanın peşinde. Hele özel okullar, özel okulları taklit eden kimi devlet
okulları, hatta kimi il yöneticileri öğretmenleri öğrencinin evine bile
yollamakta, güya öğrencinin çalışma alışkanlığını yerinde görme, onu motive
etme gibi nedenlerle, fetöden kalma bu alışkanları öğretmenin kültürel bir
göreviymiş gibi kullanmaktadır.
Whatsapp, eğitimde ve öğretmenler için bir iletişim aracı değil bir
denetim aracı haline gelmiş durumda. MEB’in çağı yakalamak gibi kendi kendine
icat ettiği hastalığı kabul etmesi imkânsız iken şimdi de whatsappı eğitimin
bir parçası yapma- görme tuhaflığını onlara izah etmek hayli zor. Sıradan bir
okul müdürü öğretmenleri, il milli eğitim müdürü okul müdürlerini whatsappla
yönetmektedir. Artık eğitimde bu iş çığırından çıkmış vaziyettedir.
Gerçi en küçüğünden en büyüğüne MEB yöneticilerinin sayılara gömülmüş
mantığını, siyasetçiye öykünmüş gönlünü tekrar eğitime çevirmenin imkânsızlığı
ortada dururken, whatsappı eğitim-öğretimin ve özellikle öğretmenlerin
hayatından çıkarmasını beklemek beyhudedir. Bırakın çıkarmasını beklemeyi,
whatsappın zararlarından bahsedildiğinde eskinin demoklasin kılıcı olan
yobazlık yaftasını yemek bile an meselesidir. Ama yine de gerçekler
haykırılmalıdır. Eğitim-öğretim faaliyetlerini whatsapp üzerinden değil normal
yazışma kurallarına göre koordine etmek ve öğretmenleri whatsapp zorbalığından
kurtarmak, köy yaşam merkezleri açmaktan daha eğitimsel bir şeydir. Velilerin
öğretmenlerin üzerinde öteden beri var olan şımarıklığı yetmiyormuş gibi, birde
whatsapp grupları üzerinden zamandan ve mekândan münezzeh tacizini demokratik
bir durum yahut teknolojiden yararlanmak gibi üçüncü sınıf sinsi bir yönetici
özelliği arz ettiğini MEB yöneticilerine anlatmak elbette artık çok zor.
Öğretmen üzerinde en azından merhamet yorgunluğu oluşturan bu whatsapp
gruplarını, aklıselim birinin çıkıp da ortadan kaldırmasını beklemek için dua
etmekten başka bir şey kalmadı. Şirketleşen eğitimi, şımartılan veliyi,
yerinden oynatılan öğrenciyi, horlanan öğretmeni, gardiyanlaşan müdürü asıl
yerine kavuşturmak için tek yapılacak olan da dua etmektir. Çünkü eğitim
yöneticileri, kültürel düşünmek diye bir özelliği epeydir çağ dışı olarak
görüyor.
Whatsapp zorbalığının çözümü öğretmenlerin whatsapp yazışmalarına mesai
saatleri içerisinde cevap vermesine alıştırmak değildir. Whatsapp’ın edebi,
adabı, ahlakı, statüyü, öğretmeni sıradanlaştırdığını görmek gerek. Bunu çağın
bir yeniliği olarak görüp, çağı yakalamak olarak addetmek teknolojiye
yenilmektir. Eğitimde teknoloji, ne olursa olsun takip edilmesi gereken bir şey
değildir. Kültür ve ahlakın alanı olan eğitimde, teknoloji, fetişizm haline
geldiğinde, yönetim ve öğretmenler, zorbaların nesnesi haline gelirler. Nitekim
whatsappla eğitimin ve öğretmenin içindeki hal, dijital zorbalık halidir.